19.03.2020

Dalkavukluğun Tarifesi

Dalkavuk
"Demokrasisi kıt olan memleketin dalkavuğu çok olurmuş." Bu söz daha önce söylenmediyse tarihe not düşüyorum, söz benimdir:)
Hemen klavyenize sarılmayın, siyasi mesajlar vermeye niyetim yok. Zaten birazdan yazıyı birkaç tatlı anekdota bağlayıp kaçacağım.
Hemen her toplum ve devirde görülebilen bu tipler, kabul edelim ki demokrasinin pek uğramadığı Doğu toplumlarında daha çok görülüyor.
Birinci Dünya Savaşı'nda 4.Ordu Komutanı Cemal Paşa'nın emir subayı olarak Kudüs ve Suriye'de bulunan ünlü yazar Falih Rıfkı Atay, o dönem yaşadıklarını ve gözlemlerini Zeytindağı adlı kitabında anlatır. İşte o kitaptan bir bölüm:

"Kumandanımız (Cemal Paşa) her zaman, trene, ziyafete ve randevuya geç gelmek adetindeydi. Sinemaya da herkesin merakı son haddini bulduğu vakit geldi ve locasında oturdu. Nutuklar, şiirler, kasideler ve hepsi onun için, hepsi övme yarışı... Biri önce Allah, sonra Peygamber, sonra Padişah, sonra siz, diyor, bir başkası önce Allah, sonra Peygamber, sonra siz, diyor; nihayet biri, önce Allah, sonra siz, dedi. Arapça tükendi, yalan tükenmedi. Bir kısmı aynı sözleri beste ile tekrarladılar." O sıralar gücü elinde tutan Cemal Paşa'ya yaranmak, hoş görünmek için yapılan bu övgü yarışına rağmen o zamanlar bizim olan bu topraklarda moda haline gelen Türk düşmanlığını ve sonrasında yaşananları anlamak için bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Üstteki karikatür, tek partili dönemin ünlü karikatüristi Cemal Nadir'e ait. Ünlü çizer,  Dalkavuk adını verdiği bu tiple iktidar çevresinde kümelenmiş çıkar çevrelerini karikatürize etmiş.
Amcabey
Cemal Nadir'in adıyla özdeşleşen bir başka tip de Amcabey. Cemal Nadir'in çizdiği ilk Amcabey'i, İngiliz devlet adamı Winston Churchill’e benzeten dönem iktidarı, karakteri beğenene (benzetemeyene kadar) kadar tekrar tekrar çizdirmiş. Sanırım İngiltere ile ilişkilerimizin bozulmasından korkulmuş.
Bu kadar uç örneklere gerek yok aslında sınırlı da olsa kendisine bir yetki verilen herkesin etrafında birkaç dalkavuk görmek mümkün. Hele ki o gücü elinde bulunduran kişi, pek de o işin ehli değilse dalkavuk bulmak için ilan bile verebilir. Çünkü o kişi, gerçekleri duymak istemeyecek ve kendisini yalanlarla avutacak bir dalkavuğa ihtiyaç duyacaktır. (Kişiye özel ilan veren üniversite rektörleri gelmesin şimdi aklınıza, siz de az değilsiniz hani)
Bu tip insanlar, gerçek düşüncelerini söylemezler, onlar için yaranmak istediği kişinin ne söylediği önemlidir. O gücün nimetlerinden yararlanmak için eğilip bükülecek, kraldan çok kralcı olacak, alkışlamak için fırsat kollayacaktır.
Gelin biraz da bu işin meslek olarak icra edildiği yıllara bakalım. 
Tarihe biraz merakı olanlar Reşat Ekrem Koçu'yu (1905-1975) tanıyacaklardır. Parasızlıktan dolayı tamamlayamasa da adı, "İstanbul Ansiklopedisi" ile özdeşleşen ve "tarihi sevdiren adam" diye tanınan sempatik tarihçi. 
Elimde şu an onun "Tarihimizde Garip Vakalar" adlı kitabı var. Kitabın ilk yazısı da "Dalkavuklar" üzerine. Dalkavukluk; Tanzimat öncesinde, nizamnamesi (tüzüğü), kahyası hatta devletçe belirlenen bir tarifesi olan bir meslek grubuymuş.  
Topkapı Sarayı arşivinde kim tarafından yazıldığı bilinmeyen bir arzuhalde dalkavuklardan biri, kimi meslektaşını uygun düşmeyen hareketleri nedeniyle eleştirerek bu kişilerin meslekten ihraç edilmesi ve mesleğin sağlam bir nizama bağlanmasını istemiş. Dalkavuk, sözünü "Emir ve ferman devletli, inayetli efendim sultanım hazretlerinindir." diye bitirmiş. I. Mahmut devrine ait bu vesikanın altına cevap olarak yazılanlarsa şöyle:
"Dalkavuklar kibar ve rical (devlet adamı) huzuruna girdiklerinde etek öperler. Oturacakları yer tırabzan yanındaki küçük minderdir. Vazifeleri, hane sahibi olan zatın mizaç ve tabiatına uygun şekilde konuşmak, meclise neşe vermek, keder verici sözlerden, zikri müstekreh (iğrenç) tabirlerden ve küfürlerden gayetle sakınmaktır. Hane sahibi ne söylerse fevkalade yardakçılıkla tasdik edecekler ve asla aykırısında söz söylemeyeceklerdir. Verilen ihsanı gizlice alacaklardır, verilen paranın çokluğuyla meslektaşları arasında övünmeyeceklerdir."
Meslek Erbabı
Bir Dalkavuk
 
Fark ettiyseniz Osmanlıda dalkavuk olmanın bile bir adabı var.  
Aynı vesikada dalkavuklar için bir de tarife verilmiş. Uzun bir liste olduğu için sadece birkaçını vermekle yetineceğim:
Dalkavuğun burnuna fiske vurma (fiske başına) - 20 para
Yüzünü tokatlama (tokat başına) - 30 para
Bir salkım üzümün sapıyla beraber yedirilmesi - 40 para

Çıplak başına tokat atma (tokat başına) - 45 para
Merdivenden aşağı yuvarlama - 180 para

Liste uzayıp gidiyor, anlaşıldığı üzere zor ve tehlikeli bir meslek bu dalkavukluk. Günümüzün modern dalkavukları en azından böyle insanlık dışı şakalara maruz kalmıyor. Modern çağda yaşamanın bir nimeti olsa gerek.
Şen ve esen, bir de mümkünse evde kalın!

Gelmişken bunları da okuyun!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız bizim için değerli. Lütfen yazıyla ilgili görüşlerinizi bizimle paylaşınız.